Şehirlerin göğsünde yükselen binalar, huzurun ve düzenin bir simgesi olarak görülür. Ancak bu huzur, bazen altında saklı karanlık sırların bir örtüsü olabilir. Genç dedektif Leyla, bu şehirdeki sessizliği bozan bir cinayet dosyası ile karşılaştığında, ilk başta her şeyin yüzeydeki gibi sıradan olduğunu düşünür. Fakat yatağın üzerinde annesini bıçaklayarak öldüren genç ve yanında intihar etmiş gibi görünen ünlü stilist, olayın derinliklerinde karmaşık bir hikayenin yattığını işaret eder. Leyla, bu dosyayı araştırırken, suçun ardındaki gerçeğin yüzeyde göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu fark eder. Her ipucu, onu şehirdeki diğer karanlık sırların peşine sürüklerken, kamuoyunun baskısı ve medyanın ilgisi, onun görevini daha da zorlaştırır. Zamanla yarışarak, olayın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için titizlikle çalışmak zorundadır. Bu dava, Leyla’nın hem kişisel hem de profesyonel hayatında derin izler bırakacak ve onu derin bir içsel değişim sürecine sokacaktır.
